İGDAŞ halka arz ve özelleştirme kararı sonrasında bugün basın açıklaması ile bu karara tepki gösterildi. İGDAŞ özelleştirmesinin yapılmaması istendi.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin yeni planlamalarında pek çok şirketin özelleştirileceği belirtildi. Geçtiğimiz günlerde yapılan ilk açıklamalarda halka arz ve özelleştirme konusunda ilk hedef şirketin İGDAŞ olduğu belirtilmişti. Bu açıklamaların hemen ardından tepkiler gelmeye başladı.
DİSK/Enerji-Sen’den Tepki
Bugün basın açıklaması yapan DİSK/Enerji-Sen karara tepki gösterdi. İşçilerin de özelleştirme taraftarı olmadığı yeni düzenleme için DİSK/Enerji-Sen Genel Başkanı Süleyman Keskin çarpıcı ifadeler kullandı. İGDAŞ özelleştirme sonrasında İSPARK, Hamidiye Su ve Halk Ekmek gibi diğer iştiraklerin de özelleştirileceğini belirten Başkan Keskin, bu karraın kabul edilemez olduğunu söyledi.
Özelleştirme sonucunda işçilerin büyük kayıplar yaşayacağını söyleyen Başkan “Özelleştirme kararına karşıyız” diyerek durumun takipçisi olacaklarının mesajını verdi. Başkan Süleyman Keskin’in yaptığı açıklama şöyle;
Bu karar özelindeki değerlendirmeye geçmeden önce şunu söylemek isterim. Biz DİSK/Enerji-Sen olarak güvencesizliğe mahkum edilen enerji işçilerinin örgütü olma iddiasıyla yola çıktık. Enerji dağıtım şirketlerindeki özelleştirmelerin işçiler nezdinde yarattığı yıkıma da çok yakından şahidiz. Bu yüzden kuruluşumuzdan itibaren istisnasız bütün özelleştirme girişimlerine karşı olduğumuzu hep söyledik.
İGDAŞ hakkındaki özelleştirme planına da elbette karşıyız. Bu karar yoksulluğun bu denli derinleştiği bir dönemde tüm İstanbul halkına da zarar verecektir. Aynı şekilde bu kurumda çalışan binlerce işçi de daha önceden tecrübe ettiğimiz, tanık olduğumuz sorunlarla karşılaşabilir. Bu kararın yaratacağı sonuçların anlaşılabilmesi için İBB içindeki işleyişe de bakmak lazım.
Bugün İSPER bünyesinde yaklaşık 3200 enerji işçisi çalışıyor. İGDAŞ’ın ve İSKİ’nin İSPER’le yaptığı hizmet alım sözleşmesiyle bu işçiler İSKİ ve İGDAŞ’ın açma-kesme ve sayaç okuma işlemlerini yapıyor, iskinin arıtma kademe gibi değişik birimlerinde çalışıyor. Bu 3200 civarında işçinin yanı sıra yine hizmet alım sözleşmesiyle yaklaşık 300 şoför, 160 İsfalt çalışanı ve 200 Boğaziçi Yönetim işçisi İGDAŞ’ın işleri için çalıştırılıyor. Yani bu özelleştirme kararı sadece İGDAŞ bünyesindeki 2300 işçiyi değil, İGDAŞ’ın taşeron olarak çalıştırdığı yaklaşık binlerce kişiyi de etkiliyor. Söz gelimi, önümüzdeki dönemde İGDAŞ’ın bu hizmet alım sözleşmelerini iptal etmesi veya yenilememesi durumunda binlerce işçi işsiz kalabilir.
Vurgulamamız gereken bir diğer nokta ise İGDAŞ’ın bir belediye kurumu, dolayısıyla bir kamu kurumu olması. Yerel seçimlerde “sosyal belediyecilik” vaadiyle yönetime gelenlerden bu anlayışı sürdürmelerini bekleriz. Ancak özelleştirme, halka yarar değil, zarar getirir. Bunu enerji dağıtım şirketlerinin özelleştirilmesinde tecrübe ettik. Bugün halka dayatılan yüksek elektrik faturalarının bir numaralı sebebi, enerji dağıtım şirketlerinin kâr hırsı ve bu yüksek kârları önceleyen politikalardır. Kamu kurumlarının önceliği kamu yararıdır, kâr elde emek değildir.
DİSK/Enerji-Sen olarak bu konudaki tavrımız nettir. Enerji işçilerinin insan onuruna yaraşır koşullarda ve güvenceli çalışma hakkı mücadelesi sendikamızın temel gündemidir. Enerji işçileri aynı zamanda yoksulluğun derinleşmesinden de etkilenmektedir. Yüksek faturalar enerji işçilerine de gelmektedir. Bu yüzden enerji politikalarının kamucu bir anlayışla belirlenme mücadelesi de temel gündemimizdir. Bu yüzden bu özelleştirme kararına karşıyız ve buna karşı mücadele edeceğiz.